İlginç Bir Okul Anısı

İlginç Bir Okul Anısı

06.12.2018 239

İLGİNÇ BİR OKUL ANISI  

 

Okulu temsilen hazırladığı projeyi, müdür başka öğretmene devam ettirdi, aynı şekilde hazırladığı 23 Nisan programını da elinden aldı.

Diğer meslek öğretmenleri öğrencilerle olan proje ve çalışmaları ekstra talep ederek aldıkları desteklerle yürütürken standartların dışına çıkmasına izin verilmedi.

Geç saatlere dersler, en yoğun ve angarya çalışmalar hep ona verildi. Bir yıl oldu bu okula geleli, bunları gözlemledim. Ama ne neşesinden ne azminden ne de işine öğrencilerine olan sevgi ve ilgisinden hiç bir şey kaybetmedi.

Yaşça ondan büyüğüm bir gün dayanamadım, ” Nalan gel bakayım buraya, nedir bu, ben patlayacağım artık, bu kadar haksızlığa nasıl katlanıyorsun , üstelikte sanki hiç bir şey yokmuş gibi?” diye çıkışınca, abla iki dakika bekle dedi, kantinden elinde iki çayla yine o güler yüzü ile geldi, oturduk ne anlatacak merakla bekliyorum.

Başladı anlatmaya; ” Ben ilk ve orta okulda çok başarılı ve hırslı bir öğrenciydim, hatta o kadar hırslıydım ki, başkalarının beni geçmesine asla dayanamaz hâle gelmiştim.

Şimdi atölye dersi diyorlar, o zaman elişi dersi idi. Karton mukavva renkli elişi kağıtları ile süsler maketler yapardık. Bir seferinde öğretmenimiz sınıftaki diğer yapılan maketleri benimkinden daha çok beğenmişti, o kadar öfkelenmiştim ki zil çalıp herkes teneffüse çıkınca diğer bütün maketleri parçaladım yerlere atıp çiğnemeye başladım, o an öğretmen sınıfa girdi, manzarayı görünce hiç bir şey demeden okul görevlisini çağırıp yerleri temizletti, öğle arası bir ders idi.

Evi yakın olanlar evine olmayanlar kantine yemeğe gitmişlerdi. Bende elimi yüzü gözyaşlarımı anca silip toparlanmıştım. Nihayet zil çaldı ders başladı sınıfa gelen arkadaşlar şaşırdı maketleri yok olmuştu, öğretmen hepinize 10 verdim ama maketlerinizi sormayın bu günlük ders bu kadar haftaya ne yapacağımızı söyleyip herkesi serbest bıraktı.

Nalan sen otur dedi. Kapıyı kapattı, Evladım niye böyle bir şey yaptın anlam veremedim ve çok merak ettim açıklamanı istiyorum dedi. “Çünkü en iyi ben olmalıyım, onların beni geçmelerine dayanamıyorum, istemiyorum.” deyince kalkıp, eline bir parça tebeşir aldı ve tahtaya uzun düz bir çizgi çizdi.

Yüzüme bakıp bu çizgiyi nasıl kısaltırsın diye sordu. “Çizginin bir parçasını silerim” dedim başını yana sallayarak kabul etmedi. Biraz düşündüm, kalkıp elimle çizginin bir bölümünü kapattım. İşte kısaldı dedim. Bu cevabı da kabul etmedi. Sonra tahtaya ilkinden daha uzun çizgi çizdi ve “Şimdi birincisi nasıl görünüyor?” diye sordu. “Daha kısa” dedim ve hatamı anlamıştım, başımı öne eğdim.

Öğretmenim yanıma gelerek “1.si sen bir şeyleri ne kadar iyi yaptığını düşünsen de, mutlaka hayatta senden daha iyileri çıkacaktır bunu kabullenmeyi öğrenmelisin, ayrıca hiç kimse her konuda bilgili becerikli en iyi olamaz, olmak zorunda da değil…

2.si Çalışıp bilgini ve yeteneklerini arttırarak kendi çizgini uzatman, başkalarının çizgisini bölmeye çalışmandan daha iyidir, başkalarını boş ver sen kendine bak kendinle yarış.” dedi öğretmenim.

O gün yaptığımdan dolayı ne beni sınıfın önünde rencide etti, ne de okul disiplinine şikayette bulundu. Tam tersi hayatıma yön veren büyük bir ders verdi.

İşte o gün bu gündür yapmam gerekeni hakkıyla yapıp gerisiyle ilgilenmiyorum , işte bu benim işime öğrencilerime etrafımda olanlara bakış açım” Çok şaşırmıştım ama içimden de “işte bu” demekten kendimi alamadım.