Tecrübe Yaşamdır

19.12.2018 321

TECRÜBE YAŞAMDIR –ÇOCUKLARLA SAĞLIKLI İLETİŞİM KURMAK-  

Öğrencilik yıllarımda bir konferansa katılmıştım. Konferansa yardımcı konuşmacı olarak katılan bir uzman, kendi “babalık” hikayesini anlatıyor:

“Baba olacağımı öğrendiğim zaman önce heyecanlandım herkes gibi, ama hemen işe koyuldum” diyor… Ne işi bu? Okumak. “Literatürde çocuk gelişimiyle alakalı ne kadar okunmaya değer kitap, makale, çalışma ne varsa okudum. Freud, Jung, Adler… Çocuk psikolojisi alanında bir dahi olabilecek kadar doldum. Artık baba olmaya kendimi hazır hissediyordum. Mahallenin en iyi babası, hatta belki de döneminin en iyi babası ben olacağım diyor ve daha bir heyecanlanıyordum.

Günler geçti ve baba olacağım gün gelip çattı. Bir telaş hepimiz hastanedeyiz. Neyse, yavrumuz doğdu, evimize döndük. Ama ters giden bir şeyler var belli. Bekliyorum ama çocuk sadece annesiyle ilişki kuruyor. Gel zaman git zaman, büyüdü ve yürür hale geldi.. Ama ben hala en iyi baba olma hayalleri kuruyorum.

Aylarca bekledim ama çocuğumla bir ilişki kuramadık. Annesinden süt emiyor, onunla vakit geçiriyor, onun gözlerine bakıyor… Ben de o sıralarda artık iş meşguliyetlerimi artırmıştım. Yoğun bir çalışma programı içerisindeydim Bir gün eve geldim, bebeğimizin bakıcısı açtı kapıyı. Bana bir şeyler anlatıyordu. Kafam çalışmaktan patlıyor gibi hissediyordum. Eşim geldi ve o da bir şeyler söylemeye başladı ama ben hiçbir şey anlamıyordum. Sonra oğlum ve derken bir sessizlik… Kendime geldiğimde bakıcı ve eşimin yüzleri kıpkırmızı, oğlumsa şiddetle ağlıyordu…”

Anlatırken o da hıçkırıklara boğulmuş, konuşamaz hale gelmişti. Çünkü yıllardır kurmuş olduğu bir hayali vardı ve bu hayali için gereken bütün okumaları yapmıştı. Fakat oğlu doğduğunda ilişki kurmayı başaramamıştı. Oğlunun ilişki girişiminde ise büyük bir şok yaşamıştı. İşteki yoğunluğu dolayısıyla oğluna bağırmış ve onu korkutmuştu. Yani okuduğu hiçbir kitapta geçmeyen bir şey yapmıştı.

Aklıma Robert Fulghum’ın bir sözü geliyor:

“Taşlar ve sopalar kemiklerimizi kırabilir,ama sözler kalbimizi kırar.”

Bir de bu sözlerin şiddetli bir ses ile çıktığını ve muhatabının çocuklarınız olduğunu düşünün. Kırılan kalpten eser kalmayabilir belki de…

Başkalarıyla ne tür ilişkiler kuracağımızı ve yaşamda neler olacağını belirleyen tek önemli etken iletişimdir. Bedenin duruşu, kasılma oranları, nefes temposu, ses tonu, mimikler; bütün bunlar iletişimin bir parçasıdır. Sözel iletişim gibi bedensel iletişim de vardır ve halk ağzında bu da lisan-ı hal kapsamındadır.

Okumak ufuk açıcı, öğretici ve nerde ne zaman ne söyleneceğini bildirici olan muhteşem bir eylemdir. Yok sayılamaz elbette… Fakat okumak ile yaşamak farklı şeylerdir. Okuduklarımızın yaşamımıza yansıması için, onların doğru bir şekilde hazmedilmesi ve kana karışması gerekir. Tıpkı yediklerimiz gibi.

Çocuklarımızla kuracağımız ilişki, onların yaşamlarını ve bu yaşamda alacakları pozisyonları belirleyecek, hatıralarında derin izler bırakacak çok önemli bir etkendir. Aslında bizim bakışımızdan farklı olarak çocuklarımız, bize ait değiller. Onların da kendilerine ait bir benlikleri ve sürecekleri yaşamları vardır. Aile eğitiminden geçen her çocuk belli bir süre sonra ailesinden ayrılmak ve realiteler dünyasına kendine has kişiliğiyle katılmak durumundadır.

Seçimimizi iyi yapmalıyız. Çocuklarınız büyüyecek ve sizler de yaşlanacaksınız. O gün gelip çattığında ebeveynlik yaptığınız o çocuklar sizler için ya “çok iyi insanlardı, gidip de ziyaret edelim” diyecekler, ya da “şeytan görsün yüzlerini, az yüklenmediler bana” diyecekler. Bu yazıyı okuduğunuzda sizin yapmanız gereken, yarınki durumu belirleyecek olan bir tercihte bulunmaktır.

Okul, başarı, yüksek bir mevki vs. gibi kurduğunuz hayaller olabilir çocuklarınız için. Bu, pek muhtemel. Fakat şunu iyi bilmelisiniz: Bütün bunları gerçekleştirmek için çocuğunuzun ihtiyaç duyduğu sağlıklı bir ilişkidir. Onlarla kurulacak olan sağlıklı bir ilişki, hayatta gerçek başarıyı yakalamaları için yeterlidir.

Çocuklarınızın iyiliği için birçok şey yapıyorsunuzdur. Okumalar, danışmalar, araştırmalar vs. Bunların hepsi çok kıymetli. Fakat bütün bunları sindirmeniz yani yaşamla bağını kurmanız gerekiyor.  Onlar için kurmuş olduğunuz hayallerin sahibi siz değilsiniz bunu bilmeli ve hedefler belirlerken sadece bir yol gösterici edasıyla yaklaşmalısınız. Onlara, onların da kendilerine ait bir benliklerinin olduğunu hissettirmelisiniz. Çevresel hedefleri gerçekleştirmek başarı değildir. Kendi hayallerinizi çocuklarınıza dayatamazsınız. Aksi halde onları soktuğunuz o telaşlı maceranın içinde kendinizi bulur ve davranışlarınızı artık kontrol edemezsiniz. Sağlıklı bir iletişim kurmak istiyorsanız, bunlara ehemmiyet göstermelisiniz.

Ve;

Ağzınızdan çıkanlara dikkat etmelisiniz. Çünkü kırılan kalpler, tamir edilemezler.

Psikolog Kadir Özsöz¤